Erzurum, Türkiye'nin doğusunda, büyüleyici bir tarih ve doğa mozaği sunan bir şehirdir. Türkiye'nin en geniş dördüncü yüzölçümüne sahip olan bu bölge, aynı zamanda Doğu Anadolu'nun üçüncü büyük nüfusunu barındırmaktadır. Erzurum'a yapılan bir seyahat, tarih kokan sokakları, doğal güzellikleri ve kışın beyaz örtüsü altında gizlenmiş hazineleri keşfetmek demektir.
Palandöken Dağları'nın eteklerinde bulunan Erzurum, bu noktada kış turizmi canlı bir şekilde yaşar. Palandöken, kasım ayından nisan sonuna kadar uzanan uzun bir kayak sezonu sunar. Kayak ve snowboard tutkunları için adeta bir cennet olan Erzurum, bu aktiviteleri sevenleri cezbetmekle kalmaz, aynı zamanda uzun kayak sezonuyla da öne çıkar. Eğer daha fazla kültürel keşif istiyorsanız, ilkbahar ve yaz ayları Erzurum'u keşfetmek için idealdir.
İklim
Erzurum'un kışları biraz meydan okuyucu olabilir. Türkiye'nin en soğuk illerinden biri olarak bilinen Erzurum'da sert karasal iklim hüküm sürer. Ortalama olarak, kar yılın 70 günü boyunca yerde kalır. Bu dönemde ziyaretçiler, soğukla başa çıkabilmek için en kalın giysilerini giymeye hazır olmalıdır.
Erzurum, tarih, doğa ve macera arayanlar için benzersiz bir destinasyondur. Şehrin sıcakkanlı atmosferi, tarihi zenginlikleri ve kışın beyaz örtüsü altındaki gizemli güzellikleri, unutulmaz bir seyahat deneyimi sunar.
Türkiye'nin tarih kokan şehirlerinden biri olan Erzurum'un önemli tarihi ve kültürel simgelerinden biridir. Bu üç anıtsal yapı, Selçuklu dönemine ait olup, şehrin tarihî zenginliklerini yansıtan mimari şaheserlerdir. Adlarını, üç ayrı kubbeden oluşmalarından alırlar ve her biri farklı tarihi öneme sahiptir. İşte, Üç Kümbetler'in her biri:
Yakutiye Medrese: Yakutiye Medrese, 13. yüzyılın ortalarında inşa edilen büyüleyici bir yapıdır. Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad'ın emriyle yapımına başlanan medrese, Sultanın veziri Sahip Ata Fahreddin Ali'nin ölümünden sonra tamamlanmıştır. Kubbeli, revaklı ve çeşmeli mimarisiyle dikkat çeken Yakutiye Medrese, zaman içinde birçok onarımdan geçmiş ancak tarihî atmosferini korumuştur.
İzzeddin Keykavus Kümbeti: İzzeddin Keykavus Kümbeti, 13. yüzyılın başlarına tarihlenir. Adını Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus'tan alan bu kümbet, anıtsal bir mezar yapıtıdır. Sekizgen planlı olan kümbet, zarif süslemeleri ve ince detaylarıyla mimari açıdan büyüleyici bir örnek sunar. Sultanın mezarı burada bulunmaktadır.
Emir Saltuk Türbesi: Üç Kümbetler'in üçüncü yapıtı olan Emir Saltuk Türbesi, Erzurum'un önemli dervişlerinden Emir Saltuk'a aittir. Yapım tarihi tam olarak bilinmese de, Selçuklu dönemine ait olduğu düşünülmektedir. Kare planlı bir yapıya sahip olan türbe, içerisindeki mezar odasıyla dikkat çeker. Geleneksel Türk mimarisinin izlerini taşıyan bu türbe, ziyaretçilere tarihî bir atmosfer sunar.
Erzurum Üç Kümbetler, şehrin tarihî dokusunu ve Selçuklu dönemine ait mimari mirası günümüze taşıyan önemli yapılar arasında yer alır. Ziyaretçilere geçmişin büyüsünü yaşatmakla kalmaz, aynı zamanda Türk sanat ve kültürünün izlerini de görmelerine olanak tanır.
Erzurum, kendine has tarihi dokusu ve kültürel zenginlikleriyle öne çıkan bir şehir. Bu zengin mirası içinde, göz kamaştırıcı bir Selçuklu eseri olarak bilinen Çifte Minareli Medrese, zamanın ta kendisiyle dans eden bir tarih parçasıdır. İncelikli mimarisi ve Selçuklu sanatının izleriyle donatılmış bu mekân, Erzurum'un simgelerinden biri olarak varlığını sürdürmekte.
Çifte Minareli Medrese, yaklaşık olarak 13. yüzyılda Selçuklu çağında inşa edilmiş bir anıttır. Bu büyüleyici medrese, geçmişten günümüze uzanan uzun bir hikayeye ev sahipliği yapar. Selçuklu döneminin estetik anlayışını ve zarafetini yansıtan bu yapı, adeta bir zaman yolculuğuna davet eder.
Medresenin mimarisi, Selçuklu sanatının incelikli dokusunu gözler önüne serer. İki minaresi, özenle işlenmiş taş süslemeleri ve zarif detaylarıyla Çifte Minareli Medrese, dönemin mimari ustalığını yansıtarak ziyaretçilerini büyüler. Selçuklu sanatının karakteristik özellikleri, bu mekânda adeta can bulmuştur.
Erzurum'un tarih kokan atmosferinde parıldayan ilk mücevher, Öşvank Manastırı'dır. Bu ince mimariye sahip kilise, Bizans döneminde restore edilmiş ve bölgenin önemli tarihi yapılarından biri haline gelmiştir. Ziyaretçiler, bu manastırda geçmişin derin izlerini sürerken, Erzurum'un tarihine bir pencere aralar.
Yakutiye ilçesi sınırlarında gizlenen Lala Mustafa Paşa Camii, Erzurum'da Osmanlı mimarisinin ilk örneklerinden biridir. 1562 yılında ünlü mimar Koca Sinan tarafından inşa edilen bu zarif camii, Osmanlı'nın Erzurum'daki izlerini taşır. Dini mimarinin güzellikleri arasında kaybolmak isteyenler için ideal bir durak.
Uzundere'de konumlanan Tortum Şelalesi, dünyanın en büyük şelalelerinden biri olarak gözleri kamaştırır. 21 metre genişliğinde ve 48 metre yüksekliğindeki bu doğa harikası, sadece güzelliğiyle değil, aynı zamanda Türkiye'nin en yüksek cam seyir terası olan Tortum Gölü Cam Seyir Terası'ndan sunulan muhteşem manzara ile de büyüler. Türkiye'nin en büyük heyelan set gölü olan Tortum Gölü, bu bölgedeki biyoçeşitliliği ve doğa olaylarını keşfetmek isteyenler için mükemmel bir destinasyondur.
Tortum Şelalesi, sadece göz alıcı güzelliğiyle değil, aynı zamanda Türkiye'de buz tırmanışı için ideal bir ortam sunmasıyla da öne çıkar. Kış aylarında düzenlenen Buz Tırmanışı Festivali, bu heyecan verici sporu sevenler için bir buluşma noktasıdır. Buz tırmanışının adrenalin dolu dünyasına dalış yapmak ve bu özgün etkinliği deneyimlemek isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat sunar.
Erzurum'un doğal bir cevheri olan İspir Yedigöller, şehrin sakinleri ve ziyaretçiler için adeta bir cennettir. Bu yüksek rakımdaki bölge, 11 berrak volkanik göl ile gökyüzü ile buluşur. İspir Yedigöller, dağcılık tutkunları için ideal bir destinasyon olmanın yanı sıra, kamp severlere de eşsiz bir deneyim sunar. Doğanın huzurunu hissetmek ve bu eşsiz göllerin güzelliğini keşfetmek için İspir Yedigöller'i ziyaret etmek şart.
Erzurum'un doğal zenginliklerinden biri de şifalı kaplıcalarıdır. Romatizmal rahatsızlıklardan eklem ağrılarına kadar birçok sağlık sorununa iyi geldiği bilinen bu sular, ziyaretçilere sağlık dolu bir kaplıca deneyimi sunar. Erzurum Kaplıcaları, sadece bedeni değil, aynı zamanda ruhu da dinlendiren bir atmosfere sahiptir. Bu eşsiz kaplıca deneyimi, şehri keşfederken sağlığınıza da bir mola verme fırsatı sunar.
Sportif aktiviteler
Palandöken, Türkiye'nin en yüksek zirvelerinden birine ev sahipliği yapan eşsiz bir dağdır. Bu bölge, dünya çapında tanınan önemli kayak merkezlerinden biridir. Palandöken, kış sezonunda 2-3 metre kalınlığına ulaşan karı ve yüksek kalitedeki kar örtüsüyle kayak ve snowboard tutkunları için adeta bir cennettir. Bu zirvede gerçekleştireceğiniz kayak deneyimi, sadece spor yapma şansı sunmakla kalmaz, aynı zamanda muazzam doğal güzellikleri de gözler önüne serer.
Erzurum'un Uzundere ilçesi, adrenalin dolu bir deneyime davet ediyor: Buz Tırmanışı. Şelalelerin donmasıyla oluşan devasa buz kütlesini keşfetmek isteyenler için ideal bir mekan olan Uzundere, 300 metreye kadar yükselebilen bu buz duvarlarıyla macera severleri bekliyor. Bu aktiviteye olan ilgiyi sadece profesyoneller değil, herkes paylaşabilir. Uzundere'de bulunan eğitim imkanları sayesinde, buz tırmanışının temellerini öğrenerek unutulmaz bir deneyim yaşamak mümkün.
Erzurum'un gezilecek yerlerini keşfettikten sonra, macera dolu bir gün geçirmek isteyenler için Hınıs Kanyonu ve Çoruh Nehri'nin suları çağırıyor. Hınıs Kanyonu, 7 kilometrelik uzunluğu ve tarihi Hınıs Ulu Cami gibi önemli yapılarıyla dikkat çeker. Çoruh Nehri ise Erzurum sınırları içinde 260 kilometrelik bir yol kat eder. Bu nehirde, rafting ve kano yaparak hem doğanın muhteşem güzelliğinin keyfini çıkarabilir hem de adrenalin dolu anlar yaşayabilirsiniz. Doğanın içindeki bu macera, Erzurum'un keşfedilmeyi bekleyen yönlerinden sadece biri.