Makedonya, büyüleyici doğal güzellikleri, tarihi zenginlikleri ve sıcak misafirperverliği ile bilinen bir Balkan ülkesidir. "Makedonya'da Yeşil Rota" adlı bu gezi rehberi, size bu ülkenin gizli kalmış doğa harikalarını keşfetme fırsatı sunuyor. Vizesiz ziyaret edebileceğimiz bu ülkede sadece başkenti Üsküp'ü değil; aynı zamanda köylerini, doğasını ve kültürünü keşfetmek amacıyla, ilk adım olarak havalimanından araç kiraladım. Makedonya'nın muhteşem doğasını tanımak ve istediğimiz her yerde mola vermek için araç kiralamak, gerçekten büyük bir avantaj sağlıyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nun 500 yılı aşkın bir süre boyunca hakimiyet kurduğu Üsküp'te, ortak geçmişimizden izlere rastlamak mümkün. Her yöne baksanız bir cami, hamam veya köprüye rastlamak mümkün. Şehrin en sembolik yerlerinden biri olan taş köprü, bu eserlerin önemli bir örneğini sunuyor. Makedonya'nın 1991'de bağımsızlığını ilan etmesine rağmen, nüfusun önemli bir kısmı hala Üsküp'te yaşamaktadır.
Türk Çarşısı: Şehrin hem turistik hem de ticari kalbinin attığı bu bölgede, geleneksel lezzetleri tatmanın ve alışverişin keyfini çıkarabilirsiniz. Çarşı içinde dolaşırken, 'Geçmişimiz ortak demiştim' ifadesinin somut örneklerini yakından inceleyebilirsiniz. Örneğin, Kurşunlu Han, Sulu Han, Kapan Han gibi hanları ziyaret edebilir veya günümüzde ulusal galeri olarak kullanılan Çifte Hamam'ı keşfedebilirsiniz. Destan, Kosmos gibi Makedon mutfağının enfes lezzetlerini sunan restoranlar da bulunuyor. Özellikle bu iki mekan, şehrin meşhur yemek noktaları arasında yer alıyor. Bu lezzetleri deneyimlemek için fırsatı kaçırmayın!
Müzeler: Üsküp merkezinde, hem tarihi eserlere hem de yakın geçmişte yaşanan acı olaylara dair dersler çıkarmamız gereken önemli hafıza durakları bulunmaktadır. Kişisel tercihime göre, görsel açıdan zengin olan Holokost Müzesi en etkileyici yerlerden biridir. Nazi döneminde Bitola Yahudileri'nin anısına açılan müze, o dönemde yaşanan trajediye tanıklık etmenizi sağlıyor. Orijinal lahit ve tarihi eserlerin sergilendiği Arkeoloji Müzesi, şehrin zengin kültürünü anlatan Üsküp Şehir Müzesi, 1991'de bağımsızlığını ilan eden ülkenin mücadelesini yansıtan Makedon Bağımsızlık Mücadelesi Müzesi ve günümüz sanat anlayışının en etkileyici duraklarından biri olan Makedonya Çağdaş Sanat Müzesi, keşfedilmeye değer yerler arasında bulunmaktadır. Ayrıca, Rahibe Teresa'nın bir dönem görev yaptığı şehir olan Üsküp'te, onun anısına düzenlenmiş bir anı evini ziyaret edebilir ve ilginç mimarisiyle dikkat çeken bu mekanda güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.
Matka Kanyonu: Şehir merkezine sadece 25 dakika uzaklıkta bulunan ve 1937'de günümüzdeki halini alan Matka Kanyonu, Üsküp'e gelenlerin mutlaka uğraması gereken bir doğal güzelliktir. Kanoyla veya deniz bisikletiyle kanyona açılabilir, aynı zamanda tekne turlarına katılarak keşfe çıkabilirsiniz. Eğer "Denizden değil de kanyondan yürümek istiyorum" diyorsanız, 8 kilometrelik kaya dibi yolunu takip ederek kanyonu yürüyüşle keşfetme şansına sahipsiniz. Kanyon içinde birçok mağara bulunmakta, ancak bu mağaralardan ziyaret edilebilecek tek olanı Vrelo Mağarası'dır. Matka Kanyonu'nun bir diğer benzersiz özelliği ise çeşitli kelebek türlerine ev sahipliği yapmasıdır. Bugüne kadar kanyonda 77'den fazla kelebek türü tespit edilmiştir. Ve size en önemli öneri şu: Matka Kanyonu'nu ziyaret etmek için mümkünse sabah saat 07.00-08.00 gibi erken bir saatte gelmeye çalışın. Bu sayede kalabalıktan uzak, huzurlu bir şekilde yürüyüşünüzü yapabilirsiniz.
Tetovo'ya ulaştığınızda, iki önemli destinasyon sizi bekliyor. Bunlardan biri Alaca Camii, diğeri ise yaylalardır. Makedonya'nın doğası ve kültürü hakkında önemli ipuçları sunan Tetovo, Üsküp'e sadece 40 dakika mesafede bulunmaktadır.
Alaca Camii: 1438 yılında hiç evlenmemiş iki kız kardeş tarafından yaptırılan bu muazzam cami, bugün görülen renklerin korunması için 30 bin adet yumurta akı kullanılarak inşa edilmiştir. Cami, dışarıdan bile etkileyici bir görünüme sahipken içine girdiğinizde daha da büyüleniyorsunuz.
Titov Vrv: Tetovo şehrine varışınızda, şehrin bir dağın eteğine kurulduğunu fark edeceksiniz. Şehrin doğasını keşfetmeye hevesli olanlar için, 30 dakikalık bir araç yolculuğu sonrasında şehre tepeden bakabilir ve başlayacağınız trekking rotasına ilk adımlarınızı atabilirsiniz. Krivoshijski Kadi adlı bir şelalenin de bulunduğu bölge, özellikle bahar döneminde muazzam manzaralar sunmaktadır.
Üsküp'ten Ohri'ye gidenler genellikle E-65 olarak da bilinen Kırcova üzerinden geçen otobanı tercih ediyorlar. Evet, bu rota daha kısa ve otoban özelliğine sahip; ancak Mavrova Milli Parkı üzerinden Debre - Struga yolunu tercih ederek rotayı biraz uzatırsanız, Makedonya'nın muazzam doğa manzaralarına şahit olabileceğiniz harika bir alternatif rota olduğunu belirtmek isterim. Bu rota, yolculuğu 1.5-2 saat kadar uzatıyor.
Manastırlar: Eğer Mavrova ve Debre adlı iki gölün kıyısından geçerseniz, bu güzergah boyunca Aziz Jovan Bigorski Manastırı ve Aziz George the Victorious adlı iki muazzam mimarili manastırı ziyaret etme şansınız da bulunuyor.
Bu güzergahta, Debre sınırları içinde yer alan ve Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi'nin yaşadığı ev olduğuna inanılan Atatürk Anı Evi'ni ziyaret etme fırsatınız da bulunmaktadır.
Ohri, Üsküp'ten sonra Makedonya'nın en popüler şehri. Bu büyüleyici şehir, adını dünyanın en temiz göllerinden biri olarak kabul edilen gölden alıyor. Gölet, su altı yaşamının zenginliği nedeniyle 1979 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir. Göl, bu şehir için o kadar önemli ki bazı dönemlerde yerel yönetim, dalgıçlar ve halkıyla birlikte gölü temizlemek için bir araya gelir.
Ohri Gölü: 90 kilometrelik sahil şeridine sahip Ohri Gölü, kısmen Arnavutluk topraklarına uzanırken, göl çevresindeki nüfusun önemli bir kısmını yine Arnavutlar oluşturuyor. Makedonların "deniz" dediği Ohri Gölü'nde dilerseniz yüzebilir veya tekne turu yapabilirsiniz. Van Gölü'ne kıyasla 10'da 1 büyüklüğündeki bu gölün en önemli özelliklerinden biri, dünyadaki tek kokusuz alabalığın bu gölden çıkması.
Kale ve Kiliseler: Ohri'ye geldiğinizde, şehre tepeden bakabileceğiniz Çar Samuel Kalesi, göle karşı muhteşem manzaralar sunan ve Ohri'nin sembol yapılarından olan Aziz Yuhanna Kilisesi, Ayasofya olarak da bilinen St. Clement Kilisesi görülecek yerler arasında.
Ljupcho Panevski Atölyesi: Buraya gelmişken, Ljupcho Panevski'nin el yapımı kağıt ürettiği atölyesini ziyaret etmenizi öneririm. Günümüzde böyle zanaatkârların sayısı azalmıştır. Burada kağıdın geleneksel üretimine tanıklık edebilir ve orijinal bir hediye satın alabilirsiniz.
Bay of Bones: Ohri'den güneye doğru bir rota oluşturduğunuzda, iki önemli durak bulunmaktadır. Bunlardan biri, Bay of Bones olarak da bilinen Su Müzesi'dir. M.Ö. 1200-700 yılları arasındaki yaşamı konu alan ve dönemin yaşam şartlarını günümüzde anlatmak adına su üzerine inşa edilmiş olan bu müzede geçmişe bir yolculuk yapabilirsiniz. Ayrıca su üzerinde ahşap platform üzerine kurulu müzede, geçmişten günümüze ulaşan eserler ve günlük hayatta kullanılan araç gereçler de sergilenmektedir.
St. Naum Manastırı: Rotanın önemli ikinci durağı, adını su kaynağından ve manastırdan alan St. Naum. Bölgede bulunan 40'a yakın su kaynağı, hem Ohri Gölü'nü besliyor hem de bize muazzam bir manzara sunuyor. Yaz kış 10 derece civarındaki su sıcaklığıyla, buradaki nehirler ülkemizdeki Azmak Nehri'ni anımsatsa da küçük farklar bulunmaktadır. Örneğin, bu bölgede tur teknelerine motor takmak yasaktır; bu nedenle kürek çekerek yapılan geziler, size motor sesi olmadan kuş sesleri arasında doğayla baş başa bir deneyim sunar.
Ayrıca kıyıdaki restoranlar adeta birer platform gibidir. İsterseniz masalarınızı suya açarak kendi küçük yüzen restoranınızı oluşturabilirsiniz.
Ohri'ye tepeden bir bakış atmak istiyorsanız ve rotanız Manastır (Bitola) şehri ise, tam size göre bir rota Galicica Milli Parkı içinden geçiyor. Kıvrımlı yolları tırmanarak Ohri ve Prespa gölleri arasındaki dağ yollarını deneyimlerken, iki göle de tepeden bakma fırsatını yakalamış olacaksınız.
Bitola olarak da bilinen şehir, Ohri'den 1.5 saat uzaklıkta yer almaktadır. Şehir, Atatürk'ün askeri eğitiminin bir kısmını aldığı Askeri İdadi'ye ev sahipliği yapması nedeniyle bizim için önemlidir. Günümüzde şehir müzesi olarak hizmet veren bina içindeki bir oda ise Atatürk bölümü olarak kullanılmaktadır. Burada, Atatürk'ün giydiği üniformalar, kullandığı eşyalar ve çeşitli heykeller bulunmaktadır. Ayrıca, Makedon kızı Eleni'nin yazdığı aşk mektubunu da burada görebilirsiniz.